

Merhaba değerli Batman Olay Gazetesi okurları Bugün, 1980’li, 90’lı ve 2000’li yılların ortalarına kadar Türkiye Petrolleri (TPAO) mutfağında geçen bir dönemi, o yılların zorluklarını ve lezzetlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu yolculukta yanımda, mesai arkadaşım Davut Türker vardı.
Yıl 1986 İşe ilk olarak Beyaz Saray’da başladık, O dönemde TÜPRAŞ da TPAO’ya bağlıydı ve yanılmıyorsam şirkette 6.000 ila 6.500 personel çalışmaktaydı. Teknolojinin henüz mutfaklara girmediği, yani ustaların işini kolaylaştıracak makinaların üretilmediği yıllardı.
Ben ve Davut Türker 1989 yılına kadar, TPAO ve TÜPRAŞ personelinin öğle saatlerine yetişecek tatlılarını hazırlardık. Tulumba, hurma, gözleme gibi çeşitleri yetiştirmek için ellerimizde ve ayaklarımızda derman kalmazdı. Ama o yorgunluğun bir sebebi vardı: Yaptığımız ürünlerin tümü hamurundan şurubuna kadar tamamen el yapımıydı, yani organikti. Lezzetlerimizin sırrı, tam da bu geleneksel emekte saklıydı.
1989 yılında, TPAO’ya ait olan ve dönemin Merhum Mehmet Yamaç tarafından hayata geçirilen Kristal Park açıldı. Ben ve Davut Türker orada çalışmaya başladık. Buradaki işimiz daha da zordu. Düşünün; bu meslekte pastacı, tatlıcı ve börekçi ayrı ustalardır, ama biz hepsini yapıyorduk.

O yıllarda Batman, henüz ilçe konumundaydı ve şimdiki gibi AVM’ler yoktu. Pastaneler vardı, ama sayıları çok azdı. İnsanlar özel günlerinde gelip pastalarını bizim oradan alırdı.
Gerçekten de o dönem Davut Türker ile yaptığımız yaş pasta ve tatlıların iç ve dış kremaları dahil her ürününü kendimiz yapardık. Şimdiki gibi her şey hazır değildi.
Türkiye Petrolleri'nin kuruluş yıl dönümleri ve özel günlerde imalathanede yattığımızı bilirim. Çünkü hem pastacılık hem tatlıcılık hem de börekçilik yapıyorduk. Üstüne bir de sütlaç ve muhallebi gibi ürünleri de kendimiz hazırlayınca bedenen yorulurduk.
Demek istediğim; o yıllarda şimdiki gibi makineler yoktu. Her şeyi el emeğiyle yapardık. O kadar elimiz pratikleşmişti ki, bir saatte 50 adet pasta hazırlayacak hıza ulaşmıştık. O dönemin tuzlu ve tatlı kuru pastaları dahi elde yoğurularak hazırlanır, fırına öyle verilirdi.
O günler, alın terinin ve ustalığın en kıymetli olduğu yıllardı. O lezzetli hatıralar ise her zaman kalbimizde yaşamaya devam edecek.
Hoşça kalın, sağlıkla kalın.