Görülüyor ki kültürden, sanattan, örf ve âdetten, hatta tarihten bihabersiniz. Bir toplumu ayakta tutan taşıyıcı kolonlar nelerdir diye sorsak, cevabımız açık olurdu. Kültürü, sanatı, bilimi, felsefesi ve inancıdır.
Kürt milleti, uzun yıllardır süregelen asimilasyon politikalarıyla karşı karşıya kalmıştır. Bu sadece yüzeysel bir baskı değil, adeta ruhlarda ve toplumsal hafızada hissedilen bir durumdur.
Peki bu süreçte diyanetin yaklaşımı nasıl olmuştur?
Genel olarak değerlendirdiğimizde, özellikle anadilde hutbe meselesinde müftülerden kayda değer bir açıklama ya da çaba duyamadık.
Ben söyleyeyim. Yok
Ama Kuran’da “Sizi kavim kavim yarattım ki birbirinizi tanıyasınız” buyurulmaktadır. Bu ayet ortadayken, neden farklı diller ve kimlikler konusundaki sessizlik devam ediyor?
Batman özelinde konuşursak müftü beyin “Taziye saatlerini değiştiriyoruz, akşam kimse gelmesin, yemekler kaldırılacak” şeklindeki açıklamaları, Kürt milletinin binlerce yıldır süregelen yas kültürüne vurulmuş bir darbe niteliğindedir. Benzer bir yaklaşımı, aylar önce belediye yönetiminden de gördük. O zaman da taziyelerde yemek kaldırılmıştı.
Bu iki zıt düşünce biçimi, Kürt milletinin yas kültürüyle neden bir türlü uzlaşamadığını düşündürüyor. Her şeye bütçe bulunabiliyor ama milletin geleneğine, kültürüne gelince itirazlar yükseliyor.
Peki nerede Kuran’daki yardımlaşma ve dayanışma vurgusu? Nerede her hutbede dile getirilen akraba, komşu ve toplumla yardımlaşma çağrısı?
Nerede komünal ve dayanışmacı yaşam vurgusu? Vali Bey kısa süre önce “Taziye evleri hizmetiyle Türkiye’ye örnek olduk” demişti. Madem öyle, bu hizmetlerin devamını savunmak da bir sorumluluk değil midir?
Dikkat ediyorum, nerede bir açılış varsa oradasınız. Nerede bir zengin düğünü varsa, yine oradasınız. Ama şehir işsizlikle, gençler uyuşturucu ve mafya sarmalıyla boğuşurken, kaç kez bu konuları gündeme getirdiniz? İmamlar ve din görevlileriyle bu toplumsal yaralar için bir eylem planınız oldu mu?
Yüzyılı aşkın asimilasyon politikaları sonucunda, Kürt milletinin dini, sosyal, kültürel ve dilsel yapısı zaten büyük zarar gördü. Şimdi geriye sadece düğün ve taziye kaldı. Onu da ortadan kaldırmaya mı çalışıyoruz? Unutulmamalıdır ki Kürt milleti misafirperver ve asil bir halktır. Gerekirse evinde, bahçesinde, sokağında taziyesini yine yapar, yine yaşatır. Çünkü bu sadece bir gelenek değil, bir kimliktir.
