O gün, olayın bütün gerçekleri apaçık ortadaydı. Buna rağmen Bağdu ailesi, metanetini koruyarak şu cümleyi kurdu; “Biz adalete güveniyoruz.” Bu hem barışçıl hem de insani bir duruştu. Herkes tarafından takdir edildi.
Onca zamana rağmen bir iki figüran dışında somut bir ilerleme olmadı. Dosya türlü gerekçelerle ağırlaştırıldı. Çirkin oyunlara sahne oldu ve süreç bilinçli ya da bilinçsiz şekilde sürüncemede kaldı.
Geçtiğimiz gün Batman Adliyesi’nde bir duruşma daha görüldü. Onlarca kişi, “belki bu kez adalet yerini bulur” umuduyla salonda yer aldı. Ben de oradaydım. Hukukun en temel prensiplerinden biri olan makul sürede yargılama hakkı, bu davada açıkça ihlal edilmiş durumda. Bu dosya, kamu vicdanında kapanmamış derin bir yaradır diye düşünüyorum.
Bu şehirde kimsenin fitne peşinde koşmasına gerek yok. Çünkü gerçek tektir ve değişmez. Herkes bu işin arkasındaki kişi veya kişileri biliyor. Bir gün her şey ortaya çıkacak. Dünyada tecelli etmeyen adalet, elbet ilahi adalet önünde tecelli eder.
Tüm olumsuzluklara rağmen Bağdu ailesi, sabrını ve adalete olan güvenini bir an bile kaybetmedi. Bu duruş, gerçekten büyük bir örnektir. Bu sabrı sonuna kadar koruyanları bir kez daha alkışlıyorum. Bu dava, Türkiye’de hiçbir dosyanın bu kadar uzun sürmemesi gerektiğini en net şekilde gösteriyor.
Her şeye rağmen adalete güvenimiz tamdır; ancak bu dosyanın kısa sürede sonuçlandırılması hem aile hem toplum hem de devletin itibarı açısından zorunludur. Son söz olarak unutmamak gerekir ki; Adalet bir gün mutlaka tecelli edecek.
