Son yıllarda Batman’da sessizce büyüyen bir gerçek var: Hobi bahçeleri.
Kimi için toprağa dokunmanın verdiği huzur, kimi için çocuklarına nefes alabilecekleri bir alan, kimi için ise yılların birikimiyle emek emek kurulan küçük bir hayat parçası…
Şehir büyüdükçe insan küçülüyor.
Beton yükseldikçe nefes daralıyor.
İşte Batman’daki hobi bahçeleri, bu daralan hayata açılmış küçük ama hayati pencerelerdi.
Elektriği bağlanan, altyapısını kendi emeğiyle kuran bu alanlar; çok katlı beton yığınlarından kaçışın adı oldu. Dört duvar arasında hapsedilen hayatların, demir ve betonla çevrili şehirlerin boğucu ağırlığından kurtulma çabasıydı. Yaşlıların toprağa basarken gözlerinin dolduğu, çocukların çamura bulanmış elleriyle kahkaha attığı, gençlerin ilk kez gerçek anlamda nefes aldığını hissettiği yerlerdi buralar.
Pandemiyle birlikte eve kapanan, depremle birlikte ölüm korkusunu iliklerine kadar hisseden insanlar için bu bahçeler bir sığınak oldu. İnsanlar burada kendini güvende hissetti. Duvarların arasında değil, gökyüzünün altında yaşadığını hatırladı. Toprağa dokunmak, bir ağaca su vermek, sessizce oturup rüzgârı dinlemek… Modern şehirlerin insandan çaldığı ne varsa, bu küçük bahçelerde yeniden filizlendi.
Ancak bugün bu alanlar “kaçak yapı”, “tarım arazisi ihlali” gibi başlıklar altında yalnızca mevzuat penceresinden görülüyor. Oysa mesele birkaç metrekarelik yapıdan ibaret değildir. Bu mesele; insan, emek ve kazanılmışlık meselesidir.
Evet, hukuk devleti isek kurallar vardır.
Evet, tarım arazileri korunmalıdır.
Ama şu soru sorulmadan atılan her adım eksik kalır:
Bu bahçeler dün mü vardı, yoksa herkesin gözü önünde yıllardır mı duruyordu?
Yıllardır bilinen, kullanılan, göz önünde olan bu alanlar bugün nasıl oluyor da bir gecede “yok hükmünde” sayılabiliyor? İnsanlara “neden yaptınız?” diye sorulmadan, “nasıl çözeriz?” denmeden alınan kararlar hangi adalet duygusuna sığar?
Batman’daki hobi bahçelerinin büyük bir kısmı;
öğretmenlerin, memurların, emeklilerin, dar gelirli ailelerin alın teriyle oluştu.
Lüks değil…
Rant değil…
Spekülasyon hiç değil…
Sadece betonun arasında sıkışmış hayatlar için açılmış bir nefes aralığıydı.
Devletin görevi yalnızca yıkmak değildir.
Devlet, çözüm üretme makamıdır.
Köy yerleşik alanlarının genişletilmesi, geçici yapı statüsü, ruhsatlandırma, plan revizyonları… Bunların hiçbiri imkânsız değildir. Yeter ki meseleye yalnızca dosyalar, parseller ve maddeler üzerinden değil; hayat üzerinden bakılsın.
Bugün yıkılan sadece bir duvar değildir.
Bugün yıkılan, insanların devlete olan güvenidir.
Batman hobi bahçeleri meselesi bir imar tartışması değildir.
Bu mesele bir vicdan sınavıdır.
Bu sınavda tercih edilen yol, dosyalara yazılan kararlar mı yoksa adalet mi olacaktır?
Toprağa dokunmak suç değildir.
Suç olan, insanı betona mahkûm etmektir.
Bahçe Sahipleri