Nurullah ERKUN
Köşe Yazarı
Nurullah ERKUN
 

BİLGİ ÇAĞINDA EN BÜYÜK EKSİK: ELEŞTİREL VE ANALİTİK DÜŞÜNME BECERİSİ

  Her gün yüzlerce bilgi akıyor önümüzden. Haberler, sosyal medya paylaşımları, kulaktan dolma bilgiler… Hepsi zihnimizi işgal ediyor ama çoğu zaman farkında bile değiliz. Çünkü bilgi çağında yaşıyoruz ama düşünme çağında değiliz. Ne yazık ki bugün en eksik olduğumuz şey, bilgiden çok eleştirel ve analitik düşünme becerisi. Bizde eleştiri çoğu zaman “itiraz” olarak algılanır. Oysa eleştirel düşünme, kimseyi çürütmeye çalışmak değildir; tam tersine anlamaya, doğrulamaya, sağlamasını yapmaya çalışmaktır. Bir iddia duyduğumuzda “Bu doğru mu?”, “Bunu destekleyen kanıt ne?”, “Eksik bırakılan bir taraf var mı?” diye sormaktır. Yani zihnimizin bir güvenlik duvarı gibidir eleştirel düşünme. Sorgulayıcı düşünme ise merakın canlı tutulmasıdır. Çocukken sahip olduğumuz “Neden?” sorusu, yaş aldıkça körelir. Oysa gerçek ilerleme, bu basit sorunun peşinden gitmekle başlar. Toplumların gelişmişliği, ne kadar çok cevabı olduğuyla değil, ne kadar çok soru sorabildiğiyle ölçülür. Soru sormayan toplumlar, kolay yönlendirilir; düşünce üretmeyen bireyler, başkalarının düşüncelerinin taşıyıcısı olmaktan öteye geçemez. Analitik düşünme de bu sürecin omurgasıdır. Bilgiyi parçalarına ayırmak, veriler arasındaki ilişkiyi görmek, karmaşık görünen bir sorunu düzenlemek… Hepsi analitik zihnin işidir. Analitik düşünme sayesinde, duyduğumuz bir bilgiye hemen kapılmak yerine, onu yapı taşlarına ayırır, tartar, anlamlandırırız. Böylece duyulanla düşünülen arasındaki o ince çizgi netleşir. Bugün sosyal medyanın bir tartışmayı saniyeler içinde manipüle edebildiği, yanlış bilginin doğru olandan daha hızlı yayıldığı bir çağdayız. Böyle bir dönemde eleştirel ve analitik düşünme sadece bir entelektüel beceri değil; aynı zamanda bir hayat savunma refleksi. Çünkü düşünmeyen insan kolay ikna edilir, kolay yönlendirilir, kolay harcanır. Belki de artık kendimize şu soruyu sormalıyız: Bu kadar bilgi arasında gerçekten düşünüyor muyuz, yoksa sadece akışa mı kapılıyoruz? Cevap ne olursa olsun, düşünme biçimlerimizi güçlendirmek zorunda olduğumuz aşikâr. Zira geleceği inşa edenler, en çok bilgisi olanlar değil; bilgiyi doğru süzgeçten geçirebilenler olacak. Özetle, düşünmenin değerini yitirmeden; her bilgiye, her iddiaya ve her kalıba cesurca bir soru işareti bırakabilen sorgulayıcı zihinlere bugün dünden daha fazla muhtacız. Zira Albert Einstein’in da netleştirdiği gibi: “Evrende en büyük ziyan, sorgulama yeteneğini yitirmiş bir beyindir.”
Ekleme Tarihi: 01 Aralık 2025 -Pazartesi
Nurullah ERKUN

BİLGİ ÇAĞINDA EN BÜYÜK EKSİK: ELEŞTİREL VE ANALİTİK DÜŞÜNME BECERİSİ

 

Her gün yüzlerce bilgi akıyor önümüzden. Haberler, sosyal medya paylaşımları, kulaktan dolma bilgiler… Hepsi zihnimizi işgal ediyor ama çoğu zaman farkında bile değiliz. Çünkü bilgi çağında yaşıyoruz ama düşünme çağında değiliz. Ne yazık ki bugün en eksik olduğumuz şey, bilgiden çok eleştirel ve analitik düşünme becerisi.

Bizde eleştiri çoğu zaman “itiraz” olarak algılanır. Oysa eleştirel düşünme, kimseyi çürütmeye çalışmak değildir; tam tersine anlamaya, doğrulamaya, sağlamasını yapmaya çalışmaktır. Bir iddia duyduğumuzda “Bu doğru mu?”, “Bunu destekleyen kanıt ne?”, “Eksik bırakılan bir taraf var mı?” diye sormaktır. Yani zihnimizin bir güvenlik duvarı gibidir eleştirel düşünme.

Sorgulayıcı düşünme ise merakın canlı tutulmasıdır. Çocukken sahip olduğumuz “Neden?” sorusu, yaş aldıkça körelir. Oysa gerçek ilerleme, bu basit sorunun peşinden gitmekle başlar. Toplumların gelişmişliği, ne kadar çok cevabı olduğuyla değil, ne kadar çok soru sorabildiğiyle ölçülür. Soru sormayan toplumlar, kolay yönlendirilir; düşünce üretmeyen bireyler, başkalarının düşüncelerinin taşıyıcısı olmaktan öteye geçemez.

Analitik düşünme de bu sürecin omurgasıdır. Bilgiyi parçalarına ayırmak, veriler arasındaki ilişkiyi görmek, karmaşık görünen bir sorunu düzenlemek… Hepsi analitik zihnin işidir. Analitik düşünme sayesinde, duyduğumuz bir bilgiye hemen kapılmak yerine, onu yapı taşlarına ayırır, tartar, anlamlandırırız. Böylece duyulanla düşünülen arasındaki o ince çizgi netleşir.

Bugün sosyal medyanın bir tartışmayı saniyeler içinde manipüle edebildiği, yanlış bilginin doğru olandan daha hızlı yayıldığı bir çağdayız. Böyle bir dönemde eleştirel ve analitik düşünme sadece bir entelektüel beceri değil; aynı zamanda bir hayat savunma refleksi. Çünkü düşünmeyen insan kolay ikna edilir, kolay yönlendirilir, kolay harcanır.

Belki de artık kendimize şu soruyu sormalıyız:
Bu kadar bilgi arasında gerçekten düşünüyor muyuz, yoksa sadece akışa mı kapılıyoruz?

Cevap ne olursa olsun, düşünme biçimlerimizi güçlendirmek zorunda olduğumuz aşikâr. Zira geleceği inşa edenler, en çok bilgisi olanlar değil; bilgiyi doğru süzgeçten geçirebilenler olacak.

Özetle, düşünmenin değerini yitirmeden; her bilgiye, her iddiaya ve her kalıba cesurca bir soru işareti bırakabilen sorgulayıcı zihinlere bugün dünden daha fazla muhtacız. Zira Albert Einstein’in da netleştirdiği gibi: “Evrende en büyük ziyan, sorgulama yeteneğini yitirmiş bir beyindir.”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve batmanolaygazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.