Nurullah ERKUN
Köşe Yazarı
Nurullah ERKUN
 

KİMSE BAKMIYORKEN KİMİZ?

    Bir daha karşılaşmayacağın kişilere de kibar davranıyor musun? Kimsenin görmeyeceğini, bilmeyeceğini bilerek yardım edebiliyor musun? Menfaatinin aksine de olsa doğru olanı yapabiliyor musun? Gerçekten kim olduğunu sadece hesap etmeden yaptıkların mı yansıtır? Bu sorular, insanın kendine aynada sormaktan kaçındığı sorular aslında. Çünkü cevabı başkalarına değil, doğrudan vicdanımıza veriyoruz. Alkış yokken, kayıt tutulmazken, bir karşılık beklenmiyorken verilen her tepki; karakterin en çıplak hâlidir. Toplum içinde sergilenen nezaketin, sosyal medyada paylaşılan erdemli cümlelerin, kalabalıklar önünde yapılan doğru davranışların bir sınavı vardır: Görülmediğin an. İşte orada, maskeler düşer. Menfaat bittiğinde nezaket de bitiyorsa, o nezaket hiç var olmamıştır. Sadece bir yatırımdır. Gerçek ahlak hesap yapılmadan ortaya çıkar. “Bana ne kazandırır?” sorusu sorulmadan yapılan iyilik; “Kimse bilmeyecek ama ben yine de yapmalıyım” diyebilme cesaretidir. Çünkü doğru olan, her zaman konforlu olan değildir. Hatta çoğu zaman yalnız bırakır insanı. Kaybettirir gibi görünür. Ama uzun vadede insanın kendisiyle olan bağını korur. Bir daha karşılaşmayacağın birine saygılı davranmak, seni izlemeyen bir ortamda adil kalmak, gücün varken ezmemek… Bunlar küçük detaylar gibi görünür ama bir insanın kimliğini belirleyen asıl yapı taşlarıdır. Çünkü karakter zor anlarda değil, rahat anlarda belli olur. Belki de asıl soru şudur: Hesap yapmadığın hâlinle, hesap yaparak inşa ettiğin imajın ne kadar örtüşüyor? Cevap içimizi rahatlatmıyorsa değiştirmemiz gereken şey başkaları değil, kendimizdir. Çünkü insan, en çok kendine söylediği yalanlarla kaybolur. Başkalarını ikna etmek kolaydır; birkaç doğru cümle, biraz tutarlı görüntü yeterlidir. Ama gecenin sessizliğinde, kimse yokken verilen kararlar kaçınılmaz olarak gerçeği açığa çıkarır. O anlarda neyi seçtiğin, aslında hayat boyunca kim olduğunun kısa bir özetidir. Günümüzde “iyi insan” olmak çoğu zaman bir vitrin meselesine dönüştü. Görüntü var, içerik zayıf. Paylaşılabilir erdemler, alkış alan duyarlılıklar, ama perde kapandığında hızla değişen tutumlar… Oysa ahlak, seyirci istemez. Hatta çoğu zaman seyircisiz kalmayı göze almayı gerektirir. Doğru olanı yaparken yalnız kalmayı kabul edemeyenler, bir süre sonra doğruyu da kalabalığa göre şekillendirir. İnsanı büyüten şey; haklıyken bağırabilmek değil, güçlüyken adil kalabilmektir. Kimseyi incitmeden de kazanabileceğini bilmek, ama gerekirse kaybetmeyi göze alarak doğruyu savunmaktır. Çünkü her kazanım bir zafer değildir; her kayıp da yenilgi sayılmaz. Belki bu yüzden gerçek karakter, kriz anlarında değil; sıradan günlerde, küçük tercihlerde kendini belli eder. Bir cümleyi kurup kurmamakta, bir haksızlığa göz yumup yummamakta, kimse fark etmeyecek diye vazgeçip vazgeçmemekte… İşte insan, tam da bu eşiklerde inşa edilir. Ve günün sonunda, geriye tek bir şey kalır: Herkesin hakkında düşündüğü değil, senin kendin hakkında düşündüğün. O düşünceyle baş başa kaldığında huzurluysan, doğru yerdesindir. Değilsen, hâlâ değiştirecek vaktin vardır.
Ekleme Tarihi: 26 Aralık 2025 -Cuma
Nurullah ERKUN

KİMSE BAKMIYORKEN KİMİZ?

 

 

Bir daha karşılaşmayacağın kişilere de kibar davranıyor musun? Kimsenin görmeyeceğini, bilmeyeceğini bilerek yardım edebiliyor musun? Menfaatinin aksine de olsa doğru olanı yapabiliyor musun? Gerçekten kim olduğunu sadece hesap etmeden yaptıkların mı yansıtır?

Bu sorular, insanın kendine aynada sormaktan kaçındığı sorular aslında. Çünkü cevabı başkalarına değil, doğrudan vicdanımıza veriyoruz. Alkış yokken, kayıt tutulmazken, bir karşılık beklenmiyorken verilen her tepki; karakterin en çıplak hâlidir.

Toplum içinde sergilenen nezaketin, sosyal medyada paylaşılan erdemli cümlelerin, kalabalıklar önünde yapılan doğru davranışların bir sınavı vardır: Görülmediğin an. İşte orada, maskeler düşer. Menfaat bittiğinde nezaket de bitiyorsa, o nezaket hiç var olmamıştır. Sadece bir yatırımdır.

Gerçek ahlak hesap yapılmadan ortaya çıkar. “Bana ne kazandırır?” sorusu sorulmadan yapılan iyilik; “Kimse bilmeyecek ama ben yine de yapmalıyım” diyebilme cesaretidir. Çünkü doğru olan, her zaman konforlu olan değildir. Hatta çoğu zaman yalnız bırakır insanı. Kaybettirir gibi görünür. Ama uzun vadede insanın kendisiyle olan bağını korur.

Bir daha karşılaşmayacağın birine saygılı davranmak, seni izlemeyen bir ortamda adil kalmak, gücün varken ezmemek… Bunlar küçük detaylar gibi görünür ama bir insanın kimliğini belirleyen asıl yapı taşlarıdır. Çünkü karakter zor anlarda değil, rahat anlarda belli olur.

Belki de asıl soru şudur:
Hesap yapmadığın hâlinle, hesap yaparak inşa ettiğin imajın ne kadar örtüşüyor?
Cevap içimizi rahatlatmıyorsa değiştirmemiz gereken şey başkaları değil, kendimizdir.

Çünkü insan, en çok kendine söylediği yalanlarla kaybolur. Başkalarını ikna etmek kolaydır; birkaç doğru cümle, biraz tutarlı görüntü yeterlidir. Ama gecenin sessizliğinde, kimse yokken verilen kararlar kaçınılmaz olarak gerçeği açığa çıkarır. O anlarda neyi seçtiğin, aslında hayat boyunca kim olduğunun kısa bir özetidir.

Günümüzde “iyi insan” olmak çoğu zaman bir vitrin meselesine dönüştü. Görüntü var, içerik zayıf. Paylaşılabilir erdemler, alkış alan duyarlılıklar, ama perde kapandığında hızla değişen tutumlar… Oysa ahlak, seyirci istemez. Hatta çoğu zaman seyircisiz kalmayı göze almayı gerektirir. Doğru olanı yaparken yalnız kalmayı kabul edemeyenler, bir süre sonra doğruyu da kalabalığa göre şekillendirir.

İnsanı büyüten şey; haklıyken bağırabilmek değil, güçlüyken adil kalabilmektir. Kimseyi incitmeden de kazanabileceğini bilmek, ama gerekirse kaybetmeyi göze alarak doğruyu savunmaktır. Çünkü her kazanım bir zafer değildir; her kayıp da yenilgi sayılmaz. Belki bu yüzden gerçek karakter, kriz anlarında değil; sıradan günlerde, küçük tercihlerde kendini belli eder. Bir cümleyi kurup kurmamakta, bir haksızlığa göz yumup yummamakta, kimse fark etmeyecek diye vazgeçip vazgeçmemekte… İşte insan, tam da bu eşiklerde inşa edilir.

Ve günün sonunda, geriye tek bir şey kalır:
Herkesin hakkında düşündüğü değil, senin kendin hakkında düşündüğün.
O düşünceyle baş başa kaldığında huzurluysan, doğru yerdesindir. Değilsen, hâlâ değiştirecek vaktin vardır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve batmanolaygazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.